1 Haziran 2016 Çarşamba

Savaş ve Wonder Woman II

Wonder Woman

National Publications 1941 yılı içerisinde yayınladığı çizgi roman dergisi sayısını agresif bir şekilde arttırmaya devam etti. 1930'ların dedektif havasından biraz çıkılmıştı. Daha fantastik kahramanlar ortaya çıkıyordu artık. 

1941 Ekim'inde bu kategoride iki kahraman birden More Fun Comics #73 ile birlikte hayat buldu.



İki karakteri yaratan isim de National'ın yeni transferlerinden Mort Weisinger'di. Weisinger Mart 1941 de Superman ve Batman yayınlarına yardımcı editörlük yapmak için National'a katılmıştı. Bir yandan da yeni karakterler için fikirler geliştirmekteydi.

Green Arrow dönemin popüler dizi filmlerinden (sinemalarda her hafta 20 şer dakikalık bölümler halinde gösterilen, tipik olarak 10-15 bölüm süren film) The Green Archer'ın bir uyarlamasıydı. 

Weisinger çizgi roman dünyasından önce bilimkurgu yazarlarını temsil ettiği bir ajansa sahipti ve dönemin önemli bilimkurgu yazarlarından H.P. Lovecraft, Ray Bradbury ve daha bir çok yazar Weisinger'in ajansı tarafından temsil ediliyordu. Aquaman'de şüphesiz Weisinger'in bu bilim kurgu birikiminden sentezlenmiş bir karakterdi.

İki karakter'de Golden Age boyunca çok da önemli yer tutmasalar da daha sonraki devirlerde tekrar ver tekrar kurgulanarak özgün ve ön planda yer alan karakterler olmayı başardılar.

Fakat aynı dönemde National'ın yayınlamaya başladığı bir karakter vardı ki ilk göründüğü kareden itibaren her şeyi ciddi anlamda değiştirdi.

1940 yılında çizgi roman sektörü büyüyüp de dikkat çekici bir medya kolu haline gelince çizgi romanların sosyal, pedagojik ve ahlaki etkileri de ilk defa tartışılmaya başladı. Bu tartışma farklı şekillerde uzun yıllar sürecek bir tartışmaydı. 1940'ların başındaki odağı ise çocuklardı. Çizgi roman o dönem çocuklar için ucuz bir eğlence olarak görülmekteydi. Belli çevreler ise bu ucuz eğlencenin çocuklara doğru ahlaki mesajları verip vermediğini sorgulamaktaydı.

Max Gaines bu konuda yükselmeye başlayan sesler daha da yükselmeden en iyi savunma saldırıdır yöntemiyle bir şeyler yapmaya karar verdi. National Allied bir yayın danışma kurulu kuracaktı ve bu grupta psikoloji, pedagoji ve hukuk alanında yetkin insanlar olacaktı. Bu şekilde bir kontrol mekanizması kurmayı ve insanların çizgi romanların zararlı olduğu düşüncesine kapılmamasını sağlamayı amaçlıyordu. Bu yayın kurulundaki isimlerden biri de William Moulton Marston isimli bir avukat ve psikologdu.


Marston  1930'lar ve 40'lar Amerika'sının renkli kişiliklerinden biriydi. Harvard'dan bir hukuk derecesine ve psikoloji doktorasına sahipti. Universal Stüdyolarının halkla ilişkiler müdürüydü. Psikoloji konusunda popüler dergilerde makaleler yazıyordu. İnsanın çevresiyle duygusal iletişim içinde olduğu Marston'ın en derinden inandığı şeylerden biriydi. Duygusal bir harmoninin insanın çevresiyle ve etrafındakilerle sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için şart olduğunu savunuyordu. Bunu da en iyi kadınların yapabildiğini düşünüyordu. Belki bu yüzden dolayı bir manace a trois içinde, yani iki kadınla birlikte yaşıyordu.

Gaines Marston'ı bir dergide okuduğu çizgi romanlar hakkındaki bir ropörtajdan dolayı National'ın yayın kuruluna davet etti. Bu röportajda  Marston çizgi romanların gülüp geçilecek ucuz bir çocuk eğlencesi olmadığını, ciddiye alınmaları gerektiğini ama doğru mesajları ve eğitimi verebilecek potansiyelde olmalarına karşın çizgi romanların bu potansiyellerini layıkıyla yerine getirmediklerini belirtiyordu. National ile çalışmaya başladıktan sonra da Gaines'e sunduğu fikirlerden biri bir kadın kahramanı National'ın portföyüne katmaktı.

Amerika'da 1920'de kadınlar tam anlamıyla seçme hakkı kazanmıştı. Giderek toplumda erkekler ile eşit yere yaklaşıyorlardı. Özellikle kapitalist düzenin en önemli gereksinimlerinden biri kadının da üretime katılması ve salt tüketen bir birey olmamasıydı. Fakat güçlü kadın imgesi ve bu imgeye uyan kadınlar toplumda hala ilginçlik olarak görülüyordu.

Çizgi romanlarda da durum farklı değildi. Çizgi romanlar kadın karakterleri de barındırıyordu. Ama bu kadınlar ya kötü femme fatale'ler, ya ana kahramanın kız arkadaşı ya da ana kahramanın yardımcısıydı. Zaten kahramanlar çoğunlukla oldukça maço karakterli olup sonuçlara kaba kuvvetle ulaşıyorlardı. Bu kurgu içinde kadın karakterler birer dekorasyon malzemesi olarak kalıyorlardı.

Marston'ın önerdiği bu erkek karakterlerin kadın bedenindeki birer kopyaları değil, tam tersine işleri Marston'ın oldukça değerli bulduğu kadınlara ait becerilerle halleden bir karakterdi. Bu karakteri yazmaya kendi girişti hatta. Şubat 1941'de Marston bu kahramanın ilk hikayesini yazmıştı. Karakterin düzenlemelerle son haline gelmesi ve çizilmesi yıl sonunu bulacaktı. Ekim 1941'de All-Star Comics'in son sayfaları bu kahramanın ortaya çıkış hikayesine ayrıldı. Kasım 1941'de çıkan yeni National dergisi Sensation Comics özellikle bu kahramana ayrılmıştı.


Wonder Woman daha önce kimsenin eşini benzerini görmediği bir karakterdi. Gerçek adı Diana olan Wonder Woman bir Amazon kabilesinin kraliçesinin kızıydı ve Afrodit tarafından savaşı bitirmek için erkeklerin dünyasına gönderilmişti. Marston burada kanlı İkinci Dünya Savaşını ancak bir kadının bitirebileceğini bir alegori haline getirmişti.

İnsanüstü güçlere sahip Diana, Steve Trevor adında Amazon kabilesinin yaşadığı Paradise Adasına düşen Amerikalı bir  pilota aşık olur ve onunla birlikte Amerika'ya dönerek orduya sekreter olarak çalışmaya başlar. Bir yandan da gizli kimliğiyle süper kahramanlık icra etmektedir.

Fakat Wonder Woman'ın süper kahramanlığı da kendine özgüdür. Çoğu zaman kadınlardan yardım alır. Devrin kahramanlarına göre daha çok aklını ve duygularını kullanır. Tek zayıf yanı kollarındaki bilekliklerin bir erkek tarafından zincirlenmesi durumunda güçlerini kaybetmesidir. Bu alegori herhalde çizgi roman tarihindeki en net feminist mesajı içermektedir desem abartı olmaz.

Bu şekilde Wonder Woman da National Allied'ın nazilere karşı savaş veren süper kahraman ekibine katılır. Wonder Woman çizgi roman dünyasında ufak çaplı bir şok yaratır Sensation Comics'in ilk sayısıyla. Ama bu şok Amerika'nın 1941 Aralığında yaşadığı başka bir şok ile hemen unutulur.

7 Aralık 1941'de Japon İmparatorluğu Hawai'deki Pearl Harbor adasındaki Amerikan donanmasına yıkıcı bir saldırıda bulunur. Hemen arkasından Amerika savaşa girer. Gelişi aylardır beklenen olay şok bir şekilde gerçekleşmiştir.  1942 ve sonraki iki yıl Amerika için herşeyin farklılaştığı zamanlar olacaktır ve bu çizgi roman sayfalarına da yansıyacaktır.

Devamı:

Savaş Dönemi Çizgi Romanları