11 Ocak 2013 Cuma

Justice Society of America V

Süper Kahraman Patlaması ve Justice Society of America


1940 yılı içerisinde DC kahraman portfolyosunu oldukça güçlendirdi. Superman ve Batman DC'nin iki yıldızıydı. Daha önce Sandman'den de bahsetmiştik. 1940 yılında bu kahramanların yanına yeni ve önemli kahramanlar eklendi.

1940 yılının Ocak ayında DC çatısı altındaki All-American Comics bünyesindeki ikinci dergi yayınlanmaya başladı: Flash Comics. Bu dergi süper kahraman ağırlıklı olarak tasarlanmıştı ve iki yeni DC süper kahramanını dünyaya tanıtıyordu. 

Bu kahramanlardan ilki dergiye de adını veren Flash'dı. 


Flash'ı yaratan Sandman'i de yaratan Batman yazarı Gardner Fox ve çizer Harry Lampert'dı. Jay Garrick isminde genç bir üniversite öğrencisi yardım ettiği bir deneyde kullanılan bir maddeyi uzun süreli soluduktan sonra inanılmaz hızlarda hareket edebilmeye başlamıştır. Bu gücünü de kötülerle savaşmak için kullanır. 

Flash diğer süper kahramanlar arasında en çok Superman'e yakın duruyordu. Batman ya da Sandman'deki karanlık tonlar Flash'da kesinlikle yer almıyordu, Flash oldukça mizahi bir tarzı olan bir karakterdi. Zaten çizer Harry Lampert da kariyeri boyunca hep mizahi eserlere odaklanmış bir çizerdi. Flash onun en ciddi işlerinden biriydi ve sadece beş macera boyunca Flash'ı çizecektı Lampert.

Flash günümüze kadar DC'nin ana süper kahraman kadrosunun as isimlerinden biri olmaya devam etti. Flash'ın yeniden yaratımları Superman ve Batman'den sonra DC evreninin en popüler karakterlerinden biri oldu.

Flash Comics'de ilk defa okuyucu karşısına çıkan bir başka karakter de Hawkman'di. Bu karakteri de Gardner Fox ve çizer  Dennis Neville yaratmıştı.


Hawkman bir eski Mısır prensinin reenkarnasyonu olan Carter Hall'un gizli kimliğiydi. Diğer DC kahramanlarından farklı olarak Hawkman en başta hikayesindeki reenkarnasyon öğesiyle ve gücünü aldığı Ninth Metal ile mistik kavramlara göz kırpan bir kahramandı. Bu temasıyla Hawkman çoğunlukla diğer DC kahramanlarının yaptığı gibi gündelik kötülerle savaşmıyordu, tamamen mistik bir atmosferde, gerçek üstü güçlerle savaşan bir kahramandı. Bu anlamda Hawkman DC kahramanları arasında bir ilkti.

İlerleyen yıllarda da DC evreninde yer alsa da Hawkman mistik yapısından hiç kurtulmadı. Belki de bu yüzden çok popüler bir kahraman asla olmadı. Her zevke hitap etmeyecek kadar ağır bir dokusu oldu hep.

Flash Comics ve sonrasında DC iyice süper kahraman dünyasına girmişti ve 1940 yılıyla birlikte tüm dergilerde ağırlıklı olarak süper kahraman maceralarına geçmeye karar verirler. Bu anlayışla halihazırda herhangi bir süper kahraman içermeyen dergiler için de yeni süper kahramanlar üretilmeye başlanır.

1940 Şubat ve Mart kapak tarihli More Fun Comics dergilerinde Spectre'nin iki sayıya yayılan ilk macerası yer alır.

Spectre'yi Jerry Siegel ve çizer Bernard Bailey yaratmıştı. Hikayenin ilk kısmı Jim Corrigan isimli bir polisin mafya tarafından o günlerin gözde infaz yöntemi olan bir varile çimento içine koyup daha sonra da denize atma suretiyle öldürülmesini anlatıyordu. Corrigan'ın ruhu ise dünyada kalıyordu. Hikayenin ikinci kısmında ise Corrigan'ın ruhu kendini öldürenlerden intikamını aldıktan sonra Spectre gizli kimliğiyle kötülükle savaşmaya kendini adıyordu.

Spectre'nin güçleri sadece bir ruh olmasından kaynaklanıyordu ama insanların onu gördüğü ve bu yüzden bir gizli kimliğe ihtiyacı olduğu da hikayeye biraz da zorlama da olsa sokulmuştu.

Spectre diğer DC karakterleriyle karşılaştırılınca oldukça farklı bir yerde duruyordu. Öncelikle diğer karakterlerin hepsinden çok daha karanlıktı. 1940'lar için alışılmadık derecede sert bir karakterdi. Superman ya da Batman düşmanlarını sadece yumruklarıyla dize getirirken daha ilk macerasında Spectre kendini öldürenleri acımasızca ve korkunç bir şekilde öldürmüştü.

Spectre'nin 1940'lardan sonra çizgisi inişli çıkışlı oldu. Kimi zaman uzun süre görünmedi, kimi zaman tekrar geri getirildi. Günümüzde ise yine altın çağını yaşamakta olan karakterlerden biri Spectre. Geniş kitleler tarafından sevilen bir karakter değil belki hala ama DC özellikle son on yılda onunla oynamayı, yeni şekillerde karşımıza çıkarmayı sevdi.

Adventure Comics dergisinde ise Mart 1940 tarihli sayıda yeni bir süper kahraman çizilmeye başlandı: Hour-Man.


Rex Tyler bir kimyacıydı ve Miraculo isminde bir hap buluyordu. Bu hap ona tam bir saat sürecek insanüstü güç ve dayanıklılık veriyordu. Hour-man belki de süper kahraman dünyasında o dönem için alışık olunmayan bir kavramı da ilk defa kullandı: süper güçlerin sınırları. Bir saat sonrasında Hour-man güçsüz kalıyordu ve tekrar Miraculo almadığı müddetçe normal bir insandan farkı kalmıyordu. (PS: Tabi alternatif bir bakış açısıyla belki de çizgi romanlardaki ilk uyuşturucu bağımlısı da Rex Tyler'dı.)

Gardner Fox 1940 yılının başında Flash Comics'den sonra DC ile olan bağlarını zayıflatıp Vince Sullivan ile birlikte Columbia Comics'de çalışmaya başladı. Tabi sektör hala katı bir yapı içerisinde değildi. Columbia Comics için çalışıyor olması DC için çalışmayacağı anlamına gelmiyordu Fox'un. Batman'den uzaklaştı ve bir süre sonra Hawman'i de devretti. Fakat bunları yaparken bir yandan da başka yeni karakterlerin yaratılmasında rol oynadı.

1940 Mayıs kapak tarihli More Fun Comics'de Gardner Fox ve çizer Howard Sherman imzasıyla Doctor Fate'in ilk macerası yer aldı.


Fate de Hawkmen ve Spectre ekolüne yakın duran bir kahramandı. Aynı zamanda Fate 1930'larda popülerliği üst düzeyde olan sihirbaz ekolünün de post modern bir temsilcisiydi. 1940'da hala sihirbaz maceraları çizgi roman dergilerinde yer buluyordu (Action Comics'deki Zatara gibi). Fakat Fate bu silindir şapkalı sihirbaz ekolünün değil sihirbaz güçlerine sahip süper kahraman ekolünün bir temsilcisiydi.

Fate'in farklı durduğu başka bir nokta da Gardner Fox belki bilinçli olarak belki de artık yoğunlaşan iş yükünün etkisiyle Doctor Fate karakterini uzun bir süre hiç geliştirmemesiydi. 1930'ların çizgi roman ekolüne yakın bir şekilde geçmişi ve özellikleri belirsiz ya da önemsiz bir karakter olarak yaşadı Fate uzun zaman. Yaklaşık bir yıl sonra karakterin ortaya çıkış hikayesi anlatıldı ve ondan sonra gelişmeye başladı.

Doctor Fate de günümüzde varlığını farklı şekillerde de olsa sürdüren bir kahraman. DC önümüzdeki ay yeni bir kimlikle yeni bir Doctor Fate serisi yayınlamaya hazırlanıyor.

All-American Inc.'in yayınladığı All-American Comics dergisindeki ilk süper kahraman ise Haziran 1940 tarihli sayıda ortaya çıktı. Aslında daha önce Gary Concord: The Ultra Man isminde bir karakter yaratılsa da bu karakter süper kahraman türünden çok bilim kurgu türüne yakın duruyordu.

Temmuz 1940'da ise Green Lantern All-American Comics'de ilk defa okuyucu karşısına çıktı.

Green Lantern Batman yazarı Bill Finger ve çizer Martin Nodell tarafından yaratılmıştı. Nodell o zamanlar Mart Dellon ismini kullanıyordu, zira çizgi roman sosyal olarak kabul gören bir sanat formu değildi henüz ve aile yemeklerinde çizgi roman çizerek hayatınızı kazandığınızı gururla anlatamıyordunuz.

Green Lantern karakteri dönemin diğer karakterlerinin aksine çizer Martin Nodell'in ilk formunu vermesiyle oluşturulmuştu. Nodell fikri dönemin demiryolu sinyalizasyon görevlilerinin kullandığı kırmızı ve yeşil iki renkli lambalardan almıştı. Karaktere kırmızı ve yeşil renkli bir kostüm çizdi. Lambaya ek olarak bir de yüzük düşündü, bu fikir de Wagner'in Der Ring des Nibelungen operasından ilhamla düşünülmüştü. Çin folkloründe de lamba yaygın kullanılıyordu. Karakter özelliklerinin bazıları için de Yunan mitolojisinden faydalandı Nodell. Son olarak karakterin bir tür "yüzüğü lambaya sürtüp süper güçlere kavuşan Alaaddin" olmasını tasarladı ve karakterin alt benliğine Alan Ladd ismini vererek bir harf oyunu yapmak istedi.

Karakteri Bill Finger biraz revize etti. Max Gaines Alan Ladd oyununu oldukça çocukça buldu ve izin vermedi. Karakterin ismi Alan Scott oldu. Bir demiryolu mühendisiydi. Bir kaza esnasında toprağından altına gizlenmiş yeşil bir lamba buluyordu. Bu lambadan bir yüzük yapıp süper güçlere kavuşuyordu Scott. Scott'ın Green Lantern güçlerine sahip olabilmesi için yüzüğünü 24 saatte bir lambaya sürtmesi gerekiyordu. Ayrıca güçleri tahta malzemeye etki etmiyordu.

Green Lantern de Flash gibi DC mitosunun önemli parçalarından biri olacaktı. Belki de ilk bakışta albenisi çok az olan Green Lantern hikayesi yıllar içerisinde geliştirilip, tekrar yaratımlarla DC mitosunun en keyifli süper kahraman hikayelerinden birine dönüşecekti.

Bu süper kahraman yaratma fırtınasının 1940 için son önemli örneği ise Ekim-Kasım 1940 kapak tarihli All-American Comis'de ilk macerası iki kısım halinde yayınlanan Atom oldu.


Atom çizer Ben Flinton ve yazar Bill O'Connor tarafından yaratılmıştı. Batman'i andırıyordu biraz. Sıska dalga geçilen bir çocuk olan Al Pratt eski bir boks antrenörünün yardımıyla fiziksel olarak güçlü Atom'a dönüşüyordu.

Bu şekilde DC 1940 yılı içerisinde yedi yeni süper kahraman yaratmış oldu. Bunlara Johnny Thunder ve ilk maceraları 1939'a kadar giden ama ancak süper kahramanlar popüler olduktan sonra geri dönen Crimson Avenger'ı da eklemek mümkün olabilir. Ama bu yedi süper kahramanın en büyük özelliği DC'nin 1941 başındaki büyük olayına öncülük edecek olmalarıydı.

Max Gaines All-American Inc.'i kurduğu zaman ona editörlükte yardım eden arkadaşı Sheldon Meyer'dı. İşlerin çoğu Max Gaines tarafından ve National Allied'daki ekiple birlikte yürütülüyordu. Bu açıdan özellikle başlarda Meyer'e düşen kritik editörlük işleri olmuyordu. 

Sheldon Meyer'in çizgi roman tarihine geçecek ilk fikri 1940 sonlarına doğru ortaya çıktı. Timely'nin Sub-Mariner ve Human Torch'u aynı macerada buluşturmasından da etkilenen Meyer yeni ortaya çıkan tüm süper kahramanların birlikte yer alacağı bir macera fikri üzerinde düşünmeye başladı. Bu şekilde aynı zamanda bu kahramanlara da bir derinlik katılması mümkün olacaktı. Bu fikrini DC'de çalışan yazar, çizer ve editörlerle paylaştı. Superman ve Batman'i böyle bir projenin içine sokmanın biraz zor olacağına karar verildi. İkisinin de  Action Comics ve Detective Comics'deki maceralar dışında kendilerine ait dergileri vardı, Superman aynı zamanda günlük gazete bandında yaynlanıyordu. Bu iki karakter dışarıda bırakılarak diğer tüm DC süper kahramanlarının bulunacağı bir macera kurgulama işi Gardner Fox'a verildi.

Fox DC ile olan bağlarını 1940 başında zayıflattıysa da ortaya çıkardığı üç yeni karakter ile 1940 sonlarına doğru tekrar DC ile daha fazla iş yapar hale gelmişti. Bu proje ile birlikte tam zamanlı olarak DC'ye döndü. Columbia Comics için sadece bir iki iş daha yapacaktı ilerleyen aylarda. Tüm karakterleri içine alan bir  hikaye yazıldı ve bu hikaye DC'nin 1940 yazında mevsimlik olarak çıkarmaya başladığı All-Star Comics'in 1940 Kış kapak tarihli sayısında tüm çizerlerin desteğiyle yayınlandı.


Justice Society of America böyle doğdu. Bu çizgi roman tarihindeki ilk süper kahraman takımıydı. İlk macera bir deneme niteliğindeydi. Toplamda sadece 3-4 sayfalık materyalde bu JSA'nın ilk toplantısı çiziliydi ve birden fazla kahramana yer verilmişti. Onun dışındaki kısımlarda her süper kahraman bir macerasını anlatıyordu. Böylelikle ortak çizilmesi gereken kısımlar minimuma indirilmişti. Tüm hikayeleri Gardner Fox yazarken bir çok çizer birlikte çalışmış, Sheldon Meyer bile çizim yapmıştı. Tek bir kahramana odaklanan kısımları o kahramanı normalde çizen çizer çizmişti. 

İlk maceranın sonunda Flash FBI başkanının hepsiyle birlikte görüşmek istediğini gruba söylüyordu ve toplantı bu şekilde sonra eriyordu. Esas ilk JSA macerası olacak bir sonraki sayıya da hazırlık yapılıyordu bu şekilde. 

Justice Society of America biraz ikinci planda kalmış karakterleri içerse de herkesin çok sevdiği bir konsepti hayata geçirmiş oldu. Super kahramanların etkileşimleri daha sonra çizgi roman tarihinin vazgeçilmez bir kavramı oldu. 

Justice Society of America geçen yıllarla birlikte yenilense ve farklı versyonları ortaya çıksa da DC bu ekibin bir araya gelmiş hali olan JSA'yı canlı tutmayı seçti her zaman. Bu DC'nin maceralarına çeşitlilik getirdiği gibi devamlılık problemlerinin de ilk örneklerinden biri olacaktı. 

JSA'nın bir başka etkisi de Gardner Fox'u DC kadrosu içerisinde Siegel ve Shuster ile Bob Kane'den sonra en prestijli üçüncü isim haline getirmesiydi. 1940'dan 1960'ların sonlarına kadar DC'de çalışacaktı Gardner Fox ve bu dönemde DC'nin yaptığı bir çok önemli şeyin altında onun imzası olacaktı.

Devamı:

1941, Yaklaşan Savaş, Büyüyen Çizgi Romanlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder